7/31/2024, 11:43:36 AM
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Türkiye'nin müzecilik alanında dünyaya örnek gösterilen öncü ülkelerden biri haline geldiğini söyledi.
Yazgı, Efes Antik Kenti'ndeki Efes Deneyim Müzesi'nin Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen Mondo-Dr Awards'ta "En İyi Müze" ödülünü alması dolayısıyla düzenlenen programa katıldı. Kültür Turizm Bakanlığı olarak son 22 yılda müzecilik alanında çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Yazgı, kültür ve sanat hayatına zenginlik katacak çok değerli projelere imza attıklarını aktardı.
Modern müzecilik anlayışıyla 169 müzeyi yenilediklerini, 61 müzeyi ise ilk defa ziyarete açtıklarını ifade eden Yazgı, şunları kaydetti:
"Bu kapsamda 169 müzeyi tamamen yeniledik ve 61 müzeyi ise ilk defa ziyarete açtık. Bunun sonucunda Türkiye, müzecilik alanında dünyaya örnek gösterilen öncü ülkelerden biri haline geldi. Müze binaları yenilikçi sergi biçimleri ve eğitim çalışmalarıyla müzelerimiz dünyada parmakla gösterilen, ödül üstüne ödül alan kültür kurumları haline geldi. Bugün itibarıyla 213 müze ile 145 ören yerinde kültür mirasımızın önemli parçalarını oluşturan yaklaşık 3,3 milyon eserimizi korumakta ve sergilemekteyiz."
Yazgı, müze ve ören yerlerinin son yıllarda ziyaretçi rekorları kırmaya devam ettiğini belirterek, "2023'te müze ve ören yerlerimiz 30 milyon 488 bin 975 kişi tarafından ziyaret edildi. Bu yılın ilk 6 ayında ise bu rakam, turizm sezonunun başında olmamıza rağmen 14 milyona yaklaşmıştır. Sadece Kurban Bayramı tatilinde müze ve ören yerlerimiz 650 bine yakın ziyaretçi ağırlamıştır." dedi.
Yazgı, antik kentlerde Gece Müzeciliği uygulaması hayata geçirdiklerini anımsatarak, "2023 yılında yaklaşık 2,2 milyon ziyaretçi alan Efes Örenyeri 2024 yılının ilk 6 ayında 1 milyon 150 bin civarında ziyaretçiyi ağırlamıştır." diye konuştu.
Yazgı, ülkede müzeciliğin geliştirilmesi noktasındaki önemli paydaşlardan birinin de özel müzeler olduğunu, bu müzelerin kültürel zenginliğin tanıtılmasında önemli bir rol oynadığını söyledi.
EFES DENEYİM MÜZESİ "EN İYİ MÜZE"
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen kurumlarından sanatçı ve uzmanlardan oluşan geniş bir ekip tarafından tasarlanan Efes Deneyim Müzesi'nin teknolojik imkanları en üst düzeyde kullanarak, Efes'in altın çağındaki gündelik hayatı, ticareti, sanatı ve mimariyi birebir deneyimleme olanağı sunduğunu kaydetti.
Efes Deneyim Müzesi'nin, Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen Mondo Awards'ta en iyi müze ödülünü kazanmasının gurur kaynağı olduğunu ifade eden Yazgı, "Efes Deneyim Müzesi'nin, teknoloji, tasarım ve sergi alanında dünyanın en saygın ödüllerinden biri olan Mondo Awards'ta müze kategorisinde birincilik ödülünü almasının sevincini burada sizlerle paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum." diye konuştu.
Dem Müzecilik Yürütme Kurulu Başkanı Eda Bildiricoğlu ise Efes Deneyim Müzesi'nin dünyanın en iyi müzesi seçilmesinin kendileri için büyük bir gurur olduğunu söyledi.
Deneyim müzeciliği kavramını ilk kez ortaya koyduklarını belirten Bildiricoğlu, "İlk kez tarihi hikaye anlatıcılığı ve duygular ile birleştirerek deneyim müzeciliği kavramını ortaya koyduk. Efes Deneyim Müzesi'nin hedeflediğimiz gibi ülkemizin yurt dışındaki tanıtımına katkı sağlaması da bizler için büyük bir mutluluk kaynağı." diye konuştu.
Yazgı ve beraberindekiler Efes Deneyim Müzesi'ni gezdi, yetkililerden bilgi aldı. Törene AK Parti İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı, Şebnem Bursalı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk, İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Fahrettin Kerem Çevik, Efes Müzesi Müdürü Cengiz Topal ve davetliler katıldı.
7/31/2024, 11:43:33 AM
Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde, temelindeki taban mozaiklerinde hayvan motiflerinin yanı sıra mevsim tasvirleri ve çeşitli mitolojik karakterler bulunan Roma dönemine ait villanın gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar sürdürülüyor.
Dere Mahallesi'nde 2015 yılında bir inşaatın temel kazısında mozaiklere rastlanılması üzerine bölge 2018'de sit alanı ilan edildi. Pars ve kaplan gibi hayvan motiflerinin gün yüzüne çıkarıldığı bölgede İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü öncülüğünde çalışmalar sürüyor.
Roma dönemine ait villanın temelinde ekipler, mevsim tasvirleri ve çeşitli mitolojik karakterlerin yer aldığı taban mozaiklerini de gün yüzüne çıkarmak için çalışıyor.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Burhan Torun, Roma döneminde manastır olarak kullanılan Ala Camisi yakınındaki mozaikli alanda ekiplerin çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. İlk etap çalışmalarında hayvan figürlerinin yer aldığı mozaiklerin gün yüzüne çıkarıldığını belirten Torun, şöyle devam etti:
Daha sonraki süreçte de mevsim tasvirlerinin olduğu mozaikli alanımız çıkmıştı. Hassas bölgeye yani 2 metre derinliğe inene kadar işçilerimizle yürüttüğümüz çalışmalardan sonra arkeolog ve uzmanlarımızın da devreye girmesiyle burada Aeneas’ın, yani Truva'dan çıkıp İtalya'ya gidip Roma'yı kuran kişi, Roma'nın kurucusu karakteriyle birlikte onun hemen yanında Dido'ya (Kartaca kraliçesi) rastlamış bulunmaktayız. Bu da Gaziantep'teki Zeugma'nın hem dönemsel olarak yakın, erkencil dönem olması hem kullanılan işçiliğin kalitesinin yüksek olması mozaiklerde yeri geldiği yerlerde mavi ve sarı renklerin cam olarak kullanılması, bunlar neredeyse Zeugma'ya eş değer kalitede bir mozaikli taban alanı olduğunu göstermekte.
Torun, bölgede Roma dönemine ait taban mozaiklerinin bulunduğu villa kalıntısının devamında su kanallarının da yer aldığını söyledi. Bölgede mezar steli ile bir ocağın da tespit edildiğini anlatan Torun, "Burada milattan sonra 5. ve 6. yüzyılda da devşirme usulü başka yapıların da yapıldığı ortaya çıkmış görünüyor" diye konuştu.
Torun, yaklaşık 17 metrekarelik alanda bulunan mozaiklerin devamının olduğuna dair emarelere rastlanıldığını, bu nedenle alanı genişleterek çalışmaları sürdürmek istediklerini belirtti. Mozaikli alanın kentin turizmine katkı noktasında da önemli olduğunu anlatan Torun, "Roma dönemi, Flavyapolis kenti döneminde manastır olarak kullanılan Ala Camisi buraya yaklaşık 200 metre mesafede. Yerli ve yabancı ziyaretçilerimizi bu mozaikli taban alanımıza ve Ala Camimize bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
7/31/2024, 11:43:33 AM
İzmir Kuş Cenneti'nde mayıs ayında yumurtadan çıkan binlerce flamingo yavrusu, farklı ülkelere göç etmek için kendileri için "kreş" vazifesi gören kuluçka adasında kanat çırpmayı öğreniyor.
Flamingoların Türkiye'deki iki üreme sahasından biri olan Gediz Deltası'ndaki İzmir Kuş Cenneti'nde 2012 yılında oluşturulan 6,5 dönümlük yapay kuluçka adası yaz döneminde yılın en hareketli günlerini geçiriyor.
Dünyanın en büyükleri arasında gösterilen adada 30 ila 32 günlük kuluçka dönemini tamamlayan 15 bin civarındaki yavru, mayıstan itibaren yumurtalarının kabuklarını kırarak dünyaya gözlerini açıyor. Flamingo yavruları yumurtadan çıktıktan 20 ila 25 gün sonra ise suyla tanışıyor. Yeni doğan yavruların suda toplu olarak bulundukları yere ise "kreş" adı veriliyor. Vakitlerinin büyük bir kısmını kreşte geçiren yavrular, zaman zaman da dünyaya geldikleri adaya çıkıyorlar.
Yumurtadan çıktıktan sonra siyah ve füme renklerdeki tüylere sahip olan flamingolar, tuz karidesi olarak da bilinen bir tür eklem bacaklı "artemia salina" ile besleniyor. Ailelerinin yanında 2 ay geçiren yavrular, 3'üncü aydan itibaren uçmayı ve doğada tek başına yaşamayı öğreniyor. Flamingo yavrularının kuluçka sürecinde olduğu gibi rahatsız edilmemeleri için Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürlüğü ekipleri yoğun çalışma yapıyor.
İzmir Kuş Cenneti Saha Sorumlu Mühendisi Murat Aslanapa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 14 Ramsar alanından biri olan Gediz Deltası Sulak Alanındaki flamingo adasının dünyanın en büyük yapay flamingo üreme adası özelliğini taşıdığını söyledi.
Aslanapa, flamingoların genellikle nisan ayının ilk haftası ile mayıs ayının ilk haftası arasında 30-32 gün süren kuluçka döneminin mayıs ayında dünyaya gelen yavruların doğdukları adanın yanında suya indiğini belirtti.
Söz konusu alanı "kreş" olarak tanımladıklarını ifade eden Aslanapa, flamingo üreme adasının kuluçka döneminden önce kuşlar için özel olarak hazırlandığını anlattı.
Adanın 24 saat boyunca kameralarla izlendiğini dile getiren Murat Aslanapa, şunları kaydetti:
"Flamingolar önce rüzgara karşı kanat çırparak uçma denemelerine başlıyor, sonra da diğer sulak alanlara dağılıyorlar. Flamingolar ülkemizde sadece iki yerde ürüyor. Birisi Tuz Gölü, birisi şu an içinde bulunduğumuz Gediz Deltası. Uçmayı öğrendikten sonra buradan çıkıp Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya, Tunus gibi ülkelere rahatlıkla gidebiliyorlar. Oradan da bize gelebiliyorlar. Örneğin 2019 yılında buradaki yavru flamingolara halkalama çalışması yapıldı. Halkalandıktan 2 ay sonra flamingolardan bir tanesi İtalya'nın Napoli kentine gitmiş. Yine halkalandıktan 2,5 ay sonra Mallorca Adası'na gitmiş, Yani demek ki bunlar 4,5 aylıkken oralara ulaşabiliyor."
7/31/2024, 11:43:31 AM
Kiliselerin tabanındaki hayvan tasvirli mozaikleriyle ünlü olan antik kent, bu özelliğiyle "Karadeniz'in Zeugması" olarak anılıyor. Kazı ekibinin bu yıl genişletileceği ve Almanya'dan iki ekibin katılacağı belirtildi. Kazıların özellikle "kale" olarak adlandırılan alanda ve yanındaki yapıda yoğunlaşacağı vurgulandı.
Hadrianopolis'in hem bölgesel hem de bilimsel açıdan beklentilerin yükseldiğini ifade eden Çelikbaş, ekibi güçlendirerek buna cevap vermeye çalıştıklarını belirtti. Çelikbaş, 2023 yılında elde edilen önemli bulgulara dikkat çekerek, tohumlar, hamamlar ve özellikle kalede yürütülecek çalışmalar hakkında bilgi verdi. Maske bulunan bölgede de kazıların sürdürüleceği kaydedildi.
Hadrianopolis'in ören yerine dönüştürülmesi için yapılan çalışmaların son aşamaya geldiğini aktaran Çelikbaş, karşılama merkezinin yüzde 90'ının tamamlandığını belirtti. Gezi yolları ve teşhir alanlarının hazırlandığı, restorasyonu yapılan yapıların da teşhirinin tamamlandığını kaydetti. Çelikbaş, Hadrianopolis'in Türkiye'deki birçok ören yerinden daha iyi bir durumda olduğunu ve bayramda 15-20 bin civarında ziyaretçi ağırladığını ifade etti.
Hadrianopolis'in bilinmeyen bir bölgenin tarihini aydınlattığını vurgulayan Çelikbaş, bölgede yürütülen sosyal ve siyasi olaylara ışık tuttuğunu ve Batı Karadeniz'in iç bölgelerine ait net tarihsel bilgiler sağladığını vurguladı. Kazıların bölgesel ve dünya çapındaki bilim insanlarının ilgisini çektiğini ve bölgenin tarihinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını belirtti.
7/31/2024, 11:43:31 AM
İstanbul'un fethinden sonra cami olarak kullanılan Lala Hayrettin Camisi, 1600 yılı aşan tarihiyle ziyaretçileri ağırlıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen yapı, Vakıf Haftası kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hizmete açıldı.
Arkeolog Murat Sav'ın verdiği bilgilere göre, cami, 15. yüzyılın sonlarında Osmanlı döneminde inşa edilmiş. Depremler nedeniyle hasar görmüş ve harabe haline gelmişti. 2010'lu yıllarda yeniden ayağa kaldırılma kararı alınan yapı, bir sponsorun desteğiyle restore edildi.
Lala Hayrettin Camisi, Bizans döneminden kalma Chalkoprateia Meryem Kilisesi'nin üzerine inşa edilmiştir. Arkeolojik kazılarda, yapının 5. yüzyılda bazilika olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. 20. yüzyılın başlarında bir deprem sonucu zarar görmüş ve üç şapele bölünmüştür.
Yapının avlusunda, 5-6. yüzyılda inşa edilmiş dairesel planlı bir yapı bulunmaktadır. Bu yapıların freskoları zamanla yok olmuştur. Bazilikanın kuzey nefi, Zeynep Sultan Camisi ile mescit arasında bir sokak olarak kullanılmaktadır.
İstanbul'un fethinden sonra Lala Hayrettin Camisi'nin sadece apsis bölümü camiye çevrilmiştir. 18. yüzyılda Zeynep Sultan Camisi inşa edilmiş ve bu iki yapı arasında bir yol açılmıştır. Camide, Osmanlı döneminden kalma duvarlar ve parçalar bulunmaktadır.
Restorasyon çalışmaları sırasında, caminin mihrabında bazı Bizans döneminden kalma bezemeler ortaya çıkarılmıştır. Ancak yangınlar nedeniyle yapının büyük kısmındaki freskler yok olmuştur.
Lala Hayrettin Camisi'nin restorasyonu, modern tekniklerle gerçekleştirilmiştir. Yapının orijinal unsurları korunmuş ve mümkün olan yerlerde sergilenmeye çalışılmıştır. Restorasyon, geleneksel tekniklerle modern tekniklerin birleşimini içermektedir.
İstanbul'un tarihi mirasına yeni bir katkı olan Lala Hayrettin Camisi, ziyaretçilerini geçmiş ve現在を bir arada yaşamaya davet ediyor.
7/31/2024, 11:43:30 AM
Milli Saraylar Başkanlığı, yılın ilk altı ayına ilişkin ziyaretçi verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, başkanlığın bünyesindeki tarihi mekanlardan en çok ziyaretçi çeken yer, Topkapı Sarayı oldu.
Bu yılın ilk yarısında Milli Sarayları gezen turist sayısı yüzde 19 artışla 3 milyon 945 bin 741'e yükseldi. Bu sayı 2023 yılının aynı döneminde 3 milyon 324 bin 396 kişi olarak gerçekleşmişti.
Osmanlı medeniyetinden bugüne miras kalan en önemli abidelerden Topkapı Sarayı, ziyaretçi artışında 2 milyon 190 bin 530 kişiyle başı çekti. Topkapı Sarayı'nda restorasyon sonrası düzenlemeyle yeniden ve ilk kez ziyarete açılan bölümler artışta etkili oldu.
Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin hatıralarını bir arada yaşatan Dolmabahçe Sarayı'nı, 560 bin 520 kişi ziyaret etti. Beylerbeyi Sarayı'nı 280 bin 752 kişi ziyaret ederken, turistlerin Anadolu yakasındaki bir diğer uğrak noktası Küçüksu Kasrı da 83 bin 956 kişiyi ağırladı.
Milli Sarayları gezen yabancı turist sayısında da önemli oranda artış gözlendi. Yabancı ziyaretçi, geçen yılın ilk altı ayına oranla yüzde 49 artışla 1 milyon 998 bin 794'e ulaştı. Bu sayı geçen senenin aynı döneminde 1 milyon 341 bin 344 olarak kayıtlara geçmişti.
Osmanlı resim sanatının gümümüzdeki tek temsilcisi Milli Saraylar Resim Müzesi'ni ziyaret edenlerin sayısı 228 bin 232 oldu.
Beşiktaş, Yıldız, Nişantaşı üçgeninde yer alan Ihlamur Kasrı, 116 bin 328 ziyaretçiyi konuk etti.
Çamlıca Camii külliyesi içerisindeki İslam Medeniyetleri Müzesi'ni, yılın ilk yarısında 224 bin 112 kişi ziyaret etti.
Camın tarihsel gelişimini 12 bölümde sergilenen bin 500 nadide eserle sanatseverlerin beğenisine sunan Beykoz Cam ve Billur Müzesi'ni gezenlerin sayısı 87 bin 838 kişiyi buldu.
Özgün yapısı korunarak müzeye dönüştürülen ve 21 Şubat'ta kapılarını açan Ankara Palas Müzesi'ni ise 110 bin 808 kişi gezdi.
7/31/2024, 11:43:30 AM
Restorasyon çalışmasının başlaması dolayısıyla düzenlenen törene Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Melikgazi Civelek, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Ergün Ayık ve çok sayıda davetli katıldı. Patriği Sahak Maşalyan, tarihi kilisede incelemede bulunarak dualar etti.
Diyarbakır Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Koç, yaptığı konuşmada kiliseyi tekrar ihya edip ayağa kaldırmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Valiliğin ilk adımı attığını söyledi. Çalışmalarını 2011'de başlattıkları restorasyon projesinin 2022'de onaylandığını dile getiren Koç, "Bugün Bakanlığımızın 5 milyon liralık hibe desteğiyle restorasyonun ilk adımını atmış ve ilk taşını koymuş olduk." dedi.
Koç, kilisenin Diyarbakır kültür ve turizmine tekrar kazandırılması için üzerlerine düşen her türlü katkıyı sunmaya devam edeceklerini vurguladı. Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan da kilisenin 500 yılı aşkın süredir Diyarbakır'da olduğunu ve metruk hale geldiğini söyledi. Maşalyan, "Kilisenin bu halde olması bizim için yürek acısıydı." dedi.
Diyarbakır'a her gelişlerinde yetkililerde bu kilisenin ayağa kaldırılması, yeniden ihya edilmesine yönelik kaygıyı ve çabayı gördüklerini kaydeden Maşalyan, çalışmaların uzun zamandır sürdüğünü belirtti. Maşalyan, "Valilik tarafından gerekli planlamalar yapıldıktan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığının ayırdığı ödenekle bu çalışmaya başlayabiliyoruz. Buradan Sayın Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'a ve bakanlık çalışanlarına teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz." dedi.
Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Ergün Ayık da kiliseyi restore etmek için Valiliğin de desteğiyle projeler geliştirdiklerini ve bugün restorasyon için ilk adımı attıklarını anlatarak, "Bu ilk adımı attıktan sonra buranın geleceği için hem yerel yönetim hem Valiliğimiz hem de bakanlıklarımız ve akabinde yurt içi ve yurt dışı cemaatlerimiz ve hayırseverlerden toplayacağımız finansmanla burayı inşallah sonlandıracağız." dedi. Ayık, restorasyondan sonra kilise alanına 8 misafirhane, konferans salonu, papazevi ve 3 atölye yapılacağını bildirdi.
Anahtar Kelimeler: Diyarbakır, Surp Sarkis Ermeni Kilisesi, Restorasyon, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan
7/31/2024, 11:43:29 AM
Muğla'nın Ula ilçesine bağlı Akyaka, Kurban Bayramı tatilinde yerli turist yoğunluğu yaşadı. Uluslararası Sakin Kentler Birliği tarafından "sakin kent" ilan edilen Akyaka'da pansiyon ve butik oteller yüksek doluluğa ulaştı.
Bayram tatili için Akyaka'yı tercih edenler, mavi bayraklı sahilde güneşlenip, Gökova Körfezi'nin serin suyunda yüzerek zaman geçirdiler. Kadın Azmağı deresinde kürek sörfü ile gezintiye çıkan turistler, doğayla baş başa spor yapma imkanı yakaladılar.
Muğla Valiliği tarafından işletilen kamp alanı, Türkiye'nin dört bir yanından gelen tatilcilerin akınına uğradı. Bölgedeki otel, pansiyon ve çadır kamp alanlarında yer bulamayan bazı ziyaretçilerin ormanlık alanlarda çadır kurdukları görüldü.
Akyaka Deniz Taşıyıcıları Kooperatifi Başkanı Mehmet Gümüş, mahalledeki konaklama tesislerinin bayram nedeniyle yüksek doluluğa ulaştığını söyledi. Gümüş, "Akyaka bu yıl daha kalabalık oldu. Gelen misafirlerin çoğu yer bulamadığı için yol kenarlarında, sahilde, ormanda ve araçlarında kalıyor. Kapasitesinin çok üzerinde bir misafir var." dedi.
Akyaka'da günübirlik tur düzenleyen Ferdi Altuğ, bayramda Akyaka'nın istenilen doluluğa ulaştığını kaydetti. Altuğ, "Günübirlik turlarda gittikleri koylarda misafirleri Ege'nin mavi sularıyla buluşturduklarını" ifade etti.
Kadın Azmağı Deresine tekne turu yapan Şadi Durmaz, Akyaka'nın bayramda en yoğun günlerini yaşadığını söyledi. Durmaz, Akyaka'nın tanınırlığının her geçen yıl arttığını ve bu nedenle tatilcilerin ilk tercihleri arasında yer aldığını belirtti.
Rüzgar ve uçurtma sörfü eğitmeni Özgü Ceylan, Akyaka'nın rüzgar ve uçurtma sörfü açısından dünyanın önemli merkezlerinden olduğunu kaydetti. Ceylan, "Kurban Bayramı nedeniyle önceki haftalara oranla gelen sporcu ve ziyaretçi sayısında artış var. Şu anda gökyüzünde adeta 'görsel şölen' yaşanıyor." ifadelerini kullandı.
Akyaka'yı ziyaret edenler, sakin ve huzurlu atmosferinin yanı sıra doğal güzelliklerinin de tadını çıkardılar. Gökova Körfezi'nin serin sularında yüzmek, Kadın Azmağı deresinde kürek sörfü yapmak ve Gökova Adaları'na tekne turu düzenlemek, bayram tatilini unutulmaz kılan aktiviteler arasında yer aldı.
7/31/2024, 11:43:29 AM
Savaş Sonrası Sembol
Mostar Barış ve Çok Etnikli İşbirliği Merkezi Müdürü Safet Orucevic, köprünün yeniden inşa edilmesinin önemini şöyle anlatıyor: "Bu köprü bir semboldü. Köprünün yeniden inşa edilmesi, federasyon projesinin başarısının kanıtıydı. Sırplar ve Hırvatlar olmadan inşa edilemeyeceğini söyledim. Türkiye Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, köprüyü kendisinin yapacağını söyledi. Yanımda Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç vardı. Aliya, Demirel'e 'Köprüyü biz inşa edeceğiz, önemli olan bunun uluslararası bir proje olması' dedi." Orucevic, "Köprünün etrafında tam bir turizm endüstrisi oluştu. Yani köprü, Mostar'ı yeniden hayata geçirdi" diyerek köprünün şehrin ekonomik gelişimine yaptığı katkıyı vurguluyor.7/31/2024, 11:43:28 AM