Bakanlık saat vererek uyardı: Bu kişiler dışarı çıkmasın!

7/31/2024, 11:42:48 AM

Hipertansiyon ve Kalp Hastaları Dikkat! Sıcak Hava Uyarısı

**Önemli Noktalar:** * Sağlık Bakanlığı, hipertansiyon ve kalp-damar hastalarına aşırı sıcak havalarda dışarı çıkmamaları konusunda uyarıda bulundu. * 10.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılması tavsiye edilmiyor. * Sıcaklıkların damarları genişletmesi ve sıvı kaybına yol açması tansiyon düşüşlerine neden olabilir. * Sıcaklıklar aynı zamanda kanın akışkanlığını azaltarak kalp krizi riskini artırır. * Kalp hastalıkları ilaçlarının etkileri sıcak havalarda değişebilir, bu nedenle doz değişiklikleri hekimlere danışılarak yapılmalıdır. * Hastaların yeterince su içmeleri, kafeinli ve şekerli içecekleri sınırlandırmaları önerilir. * Yağsız proteinler, tam tahıllar ve meyve-sebzeler gibi sağlıklı beslenilmesi önerilir. * Sigara ve alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. **Anahtar Kelime Analizi:** * Hipertansiyon * Kalp hastalığı * Aşırı sıcak hava * Dışarı çıkma uyarısı * Sağlık Bakanlığı uyarısı * Tansiyon düşüklüğü * Kalp krizi riski * İlaç etkileri * Sağlıklı beslenme * Sigara * Alkol **SEO Dostu Haber Başlığı:** **Hipertansiyon ve Kalp Hastaları Dikkat! Sağlık Bakanlığı Aşırı Sıcak Hava Uyarısında Bulundu** **SEO Dostu Haber Metni:** Sağlık Bakanlığı, hipertansiyon ve kalp-damar hastalarına aşırı sıcak havalarda mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamaları yönünde uyarıda bulundu. 10.00-16.00 saatleri arasında güneşin en etkili olduğu zamanlarda dışarı çıkılmaması öneriliyor. Sıcaklıkların damarları genişletmesi ve sıvı kaybına neden olması, tansiyon düşüşlerine yol açabiliyor. Aşırı sıcaklıklar ayrıca kanın akışkanlığını azaltarak kalp krizi riskini artırıyor. Kalp hastalıkları ilaçlarının etkileri sıcak havalarda değişebileceğinden, doz değişiklikleri kesinlikle hekimlere danışılarak yapılmalıdır. Hipertansiyon ve kalp hastaları için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigara ile alkolden kaçınma hayati önem taşımaktadır.
Pazar tezgahında yerini aldı! 100 liradan satılıyor: Magnezyum, selenyum, fosfor, demir deposu

7/31/2024, 11:42:46 AM

## Ayçiçeği Tezgahları Süsledi: Vitamin, Mineral ve Sağlık Faydalarıyla Dolu **Erzincan'da** ayçiçeği hasadı başladı ve rengarenk ayçiçekleri **pazar tezgahlarını** süsledi. Hem sağlık hem de mutfak açısından birçok faydası bulunan ayçiçeği, besleyici değeriyle dikkat çekiyor. ### Sağlık Faydaları * **Vitamin ve Mineral Deposu:** Ayçiçeği tohumları, E vitamini, B vitaminleri, magnezyum, selenyum, fosfor ve demir gibi vitamin ve mineraller açısından zengindir. * **Kalp Sağlığını Destekler:** Ayçiçeği tohumlarında bulunan sağlıklı yağlar, kalp sağlığını korur ve kolesterol seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur. * **Antioksidan Özellikler:** E vitamini açısından zengin ayçiçeği tohumları, hücresel hasarı azaltan antioksidanlar içerir. * **Sindirimi Kolaylaştırır:** Lif açısından zengin ayçiçeği tohumları, sindirim sağlığını destekler ve kabızlığı önler. * **Cilt Sağlığını İyileştirir:** Ayçiçeği tohumlarındaki E vitamini, cilt sağlığını iyileştirmeye yardımcı olur ve yaşlanma belirtilerini azaltır. ### Fiyat ve Çeşitleri Çerezlik ayçiçeği, pazar tezgahlarında tane olarak satılıyor. Fiyatlar, ayçiçeğinin büyüklüğüne göre **50 TL ile 100 TL arasında** değişiyor. ### Anahtar Kelimeler: * Ayçiçeği * Faydaları * Vitaminler * Mineraller * Sağlık * Kalp sağlığı * Sindirim * Cilt sağlığı * Erzincan
Bakır kazanlarda kaynamaya başladı! Dünyanın en temel besini: 3 saat durmadan karıştırılarak hazırlanıyor

7/31/2024, 11:42:45 AM

**Erzincan'da Dev Kazanlarda Buğday Kaynıyor** **Kemah ilçesinde vatandaşlar, kış hazırlıkları için buğdayı bakır kazanlarda kaynatarak bulgur hazırlıyorlar.** Erzincan'ın Kemah ilçesinde hasat edilen buğdaylar, kışlık hazırlıklara dönüştürülüyor. Vatandaşlar, üç saat boyunca bakır kazanlarda kaynattıkları buğdayları, daha sonra kurutarak bulgur haline getiriyor. **Dünyanın Temel Besini: Buğday** Buğday, dünya nüfusunun temel gıda maddelerinden biridir. Vücuda çok sayıda faydası bulunan buğday, lif, protein, vitaminler ve mineraller açısından zengindir. **Buğdayın Faydaları** * Lifli yapısıyla sindirimi düzenler, kabızlığı önler ve bağırsak sağlığını destekler. * Kompleks karbonhidratları sayesinde uzun süreli enerji sağlar. * Kalp sağlığını korur. * Kemik sağlığına destek olur. * Kan şekeri seviyelerini düzenler, insülin direncini azaltır. * Cilt sağlığına katkıda bulunur, yaşlanmayı geciktirir. **Alerji ve Hassasiyetlere Dikkat** Bazı kişilerde buğdaya karşı alerji veya hassasiyet görülebilir. Bu durumlarda buğday ve buğday içeren ürünlerden kaçınılmalıdır. **Anahtar Kelimeler:** * Buğday * Kış hazırlıkları * Bulgur * Erzincan * Kemah * Sağlıklı beslenme * Lif * Protein * Vitaminler * Mineraller
Çığır açan adım! ABD'de ilk kez kapaksız yapay kalp nakli yapıldı

7/31/2024, 11:42:44 AM

## ABD'de Devrim Niteliğindeki Adım: İlk Kapaksız Yapay Kalp Nakli Gerçekleştirildi **Özet:** * ABD'de, son evre kalp yetmezliği olan bir hastaya ilk kez "kapaksız total yapay kalp nakli" yapıldı. * Cihaz 8 gün boyunca hastayı hayatta tuttu ve ardından başarılı bir kalp nakli gerçekleştirildi. * ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nin geçici kullanım onayı alan cihaz, kalp nakline kadar "köprü-nakil" olarak kullanılacak. **Detaylar:** * Operasyon 9 Temmuz'da Teksas Kalp Enstitüsü'nde gerçekleştirildi. * Kapaksız total yapay kalp, ABD'de dört hastaya daha nakledilecek. * ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri, yaklaşık 100 bin hastanın bu cihazdan faydalanabileceğini tahmin ediyor. * Dünyada yaklaşık 26 milyon kişide kalp yetersizliği bulunuyor. **Anahtar Kelimeler:** * Kapaksız total yapay kalp * Kalp yetmezliği * Yapay kalp * Köprü-nakil * Teksas Kalp Enstitüsü * ABD Gıda ve İlaç Dairesi
Dünya'da yaşamın bilinenden daha önce başlamış olabileceğine dair kanıtlar keşfedildi

7/31/2024, 11:42:35 AM

Dünya'da Yaşam Bilinenden 1,5 Milyar Yıl Önce Başlamış Olabilir

Bilim insanları, Dünya'daki canlı yaşamın, bilinenden 1,5 milyar yıl önce başlamış olabileceğine dair yeni kanıtlar buldu.

Gabon'un Franceville şehrinde araştırma yapan bilim insanları, kayalarda 2,1 milyar yıl öncesine ait olası canlı yaşamının çevresel koşullarını gösteren kanıtlar keşfetti.

Bu olası canlı organizmalara dair bulguların, bir iç denizle sınırlı kaldığını, küresel olarak yayılmadığını ve yok olduğunu belirtti. Söz konusu bilim insanlarının yaşamın daha önce başlamış olabileceğine dair teorisinin aksine, Dünya'da yaşamın 635 milyon yıl önce başladığı konusunda yaygın kanaat var.

2,1 Milyar Yıl Önce Oluşan Uygun Ortam Canlı Organizmalara Ev Sahipliği Yapmış Olabilir

Cardiff Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ernest Chi Fru liderliğindeki uluslararası bilim insanları ekibi, Franceville'de 10 yıl önce bulunan ve fosil olup olmadığı halen tartışılan, "Franceville biyotası" adı verilen oluşumların etrafındaki kayaların, oksijen ve fosfor gibi yaşamı destekleyebilecek besinleri içerip içermediğini inceledi.

Çalışmanın, Dünya'da yaşamı başlatan süreçlerle ilgili fikirlerin kanıtlanmasına yardımcı olacağını belirten Chi Fru, "Biz diyoruz ki bakın burada fosiller var, oksijen var, bu ilk karmaşık canlı organizmaların ortaya çıkmasını tetikledi. 635 milyon yıl önce Kambriyen Dönemi'ndeki sürecin aynısını görüyoruz." dedi.

Araştırmada, iki kıta levhasının su altında çarpışması sonucu oluşan volkanik aktivitelerin "besin açısından zengin, sığ bir iç deniz" oluşturduğu, bunun da oksijen ve fosfor seviyelerini artırdığı kaydedildi.

Oluşan Muhtemel Yaşam Formları Bugünkü Cıvık Mantara Benziyor Olabilir

Dr. Chi Fru, bu korunaklı ortamın fotosentezin oluşumunu sağlayarak oksijen artışına imkan verdiğini belirterek, oksijen bolluğunun da söz konusu döneme ait fosillerde görülen, basit yaşam formlarında gözlemlenen büyümeyi sağlayacak enerjiyi meydana getirmiş olabileceğini kaydetti.

Araştırmacı, teorilerinin doğru çıkması halinde bu yaşam formlarının sporlarla üreyen, beyin içermeyen, tek hücreli bir organizma olan cıvık mantara benziyor olabileceğini söyledi.

Öte yandan bazı bilim insanları bu görüşlere katılmıyor ve ilave kanıtların gerekli olduğunu vurguluyor. Araştırmada yer almayan, University College London'dan (UCL) Prof. Dr. Graham Shields, bu konuda çekinceleri olduğunu belirterek "2,1 milyar yıl önce daha yüksek besinlerin olduğu fikrine karşı değilim ancak bunun karmaşık yaşam oluşturmak için çeşitliliğe yol açabileceğine ikna olmuş değilim." ifadelerini kullandı.

Araştırma "Precambrian Research" dergisinde yayımlandı.

NASA açıkladı: Evrenin en şiddetli gama ışını patlamasının gizemi çözüldü

7/31/2024, 11:42:35 AM

Evrenin En Şiddetli Gama Işını Patlaması Gizemi Çözüldü

NASA, Fermi Gama Işını Uzay Teleskobu ve James Webb Uzay Teleskobu ile gözlemlenen evrenin şimdiye kadar görülen en güçlü gama ışını patlamasının sırrını açıkladı.

Bilim İnsanları, Kozmik Patlamanın Gizemini Açıkladı

Evrenin gözlemlenebilir bölgesindeki en şiddetli olaylardan biri olan gama ışını patlamaları, genellikle büyük kütleli yıldızların nötron yıldızlarına veya kara deliklere dönüşmesiyle ortaya çıkıyor. Bu patlamalar, süpernovalardan çok daha parlak olabiliyor ve bir galaksideki tüm yıldızları kısa süreliğine gölgede bırakabiliyor.

Ekim 2022'de, Fermi Teleskobu tarafından kaydedilen olağanüstü kozmik parlama, bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Bu patlama, daha önce gözlemlenen en güçlü gama ışını patlaması olarak kaydedildi.

Araştırmacılar, bu patlamanın "Tüm Zamanların En Parlağı" (BOAT) olarak adlandırıldığını ve Dünya'dan yaklaşık 2,4 milyon ışık yılı uzaklıktaki bir süpernova patlaması ile ilişkili olduğunu doğruladılar.

Yüksek Enerjili Emisyon Çizgisi

James Webb Teleskobu tarafından yapılan analizler, patlamanın ardından çıkan emisyon çizgisinin yaklaşık 40 saniye boyunca görüldüğünü ortaya koydu. Çizginin 12 milyon elektronvoltluk bir enerjiye ulaşması, bilim insanlarını oldukça şaşırttı.

Araştırmanın baş yazarı Maria Edvige Ravasio, "Bu sinyali ilk gördüğümde tüylerim diken diken oldu" şeklinde açıklamada bulundu.

Bilim insanları, elektronlar ve antimadde karşılıkları olan pozitronların birbirini yok etmesi sonucunda bu emisyon çizgisinin oluştuğunu düşünüyor. Çalışmalar, 12 milyon elektronvoltluk enerjinin, yok olan parçacıkların Dünya'ya neredeyse ışık hızında gelmesinden kaynaklandığını öne sürüyor.

NASA'dan yapılan açıklamada, "Eğer bu yorum doğruysa, 12 milyon elektronvoltla zirve yapan bir emisyon çizgisinin oluşması için yok olan parçacıkların ışık hızının yaklaşık yüzde 99,9'u kadar bir hızla bize doğru hareket etmesi gerekiyor" denildi.

Evrenin En Ekstrem Ortamları Hakkında Yeni Bilgiler

NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden Elizabeth Hays, "Bu çarpıcı emisyon çizgisi gibi ipuçlarını bulmak, bilim insanlarının bu ekstrem ortamı daha derinlemesine araştırmasına katkı sağlayacaktır" şeklinde yorumda bulundu.

Bu bulgular, gama ışını patlamalarının anlaşılmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor ve evrenin en ekstrem ortamları hakkında daha fazla bilgi edinme yolunda büyük bir ilerleme sağlıyor.

Bilim insanları okyanus derinliklerinde gizemli karanlık oksijen keşfetti

7/31/2024, 11:42:33 AM

Okyanus Derinliklerinde Gizemli Karanlık Oksijen Keşfedildi

Bilim insanları, okyanusların yalnızca %5'inin keşfedildiği düşünüldüğünü ve yeni çalışmaların bu gizemli suların daha fazla sırrını ortaya çıkarmaya devam ettiğini belirttiler.

Son yapılan araştırmada, okyanusların derinliklerinde bulunan metalik nodüllerin, içerdikleri elementler sayesinde "doğal pil" gibi davranarak "karanlık oksijen" ürettiği keşfedildi.

Fotosentezsiz Oksijen Üretimi

Bugüne kadar, canlıların soluduğu oksijenin büyük bir kısmının deniz bitkilerinin fotosentez yapmasıyla oluştuğu düşünülüyordu. Ancak yeni keşfedilen "karanlık oksijen", güneş ışınlarının ulaşmadığı okyanus derinliklerindeki yaşam için ipuçları veriyor.

Araştırmacılar, okyanus tabanının 5 kilometre derinliklerinde, fotosentezin mümkün olmadığı alanlarda bulunan metalik nodüllerin deniz suyunu hidrojen ve oksijene ayırdığını tespit ettiler.

Metalik Nodüller ve Doğal Piller

Deniz suyunda çözünen metallerin zamanla birikmesiyle oluşan metalik nodüller, batarya yapımı için gerekli olan lityum, kobalt ve bakır gibi metaller içeriyor. Bu nedenle, bu nodüller derin deniz madenciliği şirketlerinin ilgisini çekiyor.

Araştırmacılar, metalik nodüllerin pil gibi davranarak oksijen ürettiğini ve birden fazla nodülün bir araya gelerek daha büyük elektrik akımları oluşturabileceğini ortaya koydu.

Derin Deniz Madenciliğinin Etkileri

Bilim insanları, metalik nodüllerin çıkarılmasının yeni keşfedilen oksijen üretim sürecini sekteye uğratacağına ve oksijene bağımlı deniz yaşamına zarar verebileceğine dair uyarıda bulunuyor.

Bu keşif, sadece okyanusların derinliklerindeki yaşama ışık tutmakla kalmayıp, gelecekteki uzay araştırmaları için de önemli sonuçlar doğurabilecek. Bilim insanları, karanlık oksijen üretiminin gezegenlerde ve gezegenlerin uydularında da gerçekleşebileceğini ve yaşamın gelişebileceği oksijen açısından zengin ortamlar oluşturabileceğini düşünüyor.

Ay'ı anlamak: Bilim insanları ilk su izini buldu

7/31/2024, 11:42:32 AM

Ay'da Su İzi: Çinli Bilim İnsanları Tarihi Bir Keşif Yaptı

Ay'ı anlamak: Bilim insanları ilk su izini buldu

Çinli bilim insanları, Ay toprağında ilk kez su molekülleri keşfetti. Bu önemli keşif, Ay'ın evrimi ve kaynaklarının değerlendirilmesi hakkında yeni bilgiler sunuyor.

Çin Bilimler Akademisi'ne (CAS) dayandırılan habere göre, Çinli bilim insanları 2020 yılında Çin'in Chang'e-5 misyonu tarafından getirilen Ay toprağı örneklerinde moleküler su ile "zenginleştirilmiş" hidratlı bir mineral buldu.

Bu son keşif, on yıllar önce Amerikan Apollo astronotları tarafından getirilen ve hiçbir su izine rastlanmayan örneklere dayanan önceki sonuca meydan okuyor.

Çin Ulusal Uzay İdaresi tarafından sağlanan bir örneği kullanan ekip, binden fazla mineral "parçacığı" izole etti. Bunların arasında su molekülleri içeren "bilinmeyen ay minerali" olarak adlandırılan platin benzeri şeffaf bir kristale rastlandı.

Son yıllarda yapılan mikroanaliz teknikleri ve uzaktan algılama gibi teknolojik gelişmeler sayesinde "kuru Ay" konseptine meydan okundu. Bu keşif, Ay bilimcilerin uzun süredir aradığı Ay'da suyun varlığını kanıtlıyor.

Ay'da suyun keşfi, gelecekteki uzay görevleri için önemli sonuçlar doğurabilir. Su, içme suyu ve roket yakıtı olarak kullanılabilir, bu da Ay'ın uzun süreli insan keşfi için hayati bir kaynak haline gelmesine yardımcı olabilir.

NASA'dan bir ilk: Uzaya 4K video akışı gerçekleştirdi

7/31/2024, 11:42:32 AM

NASA: Uçaktan Uzay İstasyonuna İlk Kez 4K Video Akışı Başardı

Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), bir ilke imza atarak bir uçaktan Uluslararası Uzay İstasyonu'na 4K video akışı gerçekleştirdi. Bu teknoloji, NASA'nın Artemis misyonları kapsamında Ay'a gönderilen astronotların canlı video görüntülerinin sağlanmasında kilit bir rol oynayabilir.

NASA'nın Ohio eyaletindeki Glenn Araştırma Merkezi'ndeki ekip, optik iletişim kullanarak bir uçaktan Uluslararası Uzay İstasyonu'na ilk kez 4K video görüntüleri aktardı. NASA, bilgi gönderme ve alma işlemlerinde geleneksel olarak radyo dalgalarına güvenir.

Ancak lazer iletişimi, bilgi aktarımını 10 ila 100 kat daha hızlı gerçekleştiren kızılötesi ışık kullanır. Glenn mühendisleri, Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı ve NASA'nın Küçük İşletme İnovasyon Araştırma programı ile işbirliği içinde, taşınabilir bir lazer terminalini Pilatus PC-12 uçağının gövdesine monte etti.

Erie Gölü üzerinde uçan uçak, verileri Cleveland'daki bir optik yer istasyonuna gönderdi. Veriler daha sonra NASA'nın Beyaz Kumlar Test Tesisine gönderildi ve burada araştırmacılar verileri kızılötesi ışık sinyalleri kullanarak ilettiler.

Sinyaller, NASA'nın Lazer İletişim Röle Gösterim Deneyi (LCRD) adlı yörüngesel deney platformuna ulaştı ve ardından Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki ILLUMA-T yüküne aktarıldı. ILLUMA-T, verileri Dünya'ya geri gönderdi.

Deneyler sırasında, Glenn'de geliştirilen Yüksek Hızlı Gecikme Toleranslı Ağ (HDTN) sistemi, sinyalin bulut örtüsünü daha verimli bir şekilde aşmasına yardımcı oldu. Araştırmacılar, PC-12 uçağından 4K video yayın yeteneklerini Temmuz ayı boyunca test etmeye devam edecekler.

Bu teknolojinin amacı, Artemis misyonları ile Ay yüzeyine geri dönüşün yayınlanabilmesi için gereken teknolojileri geliştirmektir.

Şempanzelerde insan benzeri İletişim: Konuşma sırası bekliyorlar

7/31/2024, 11:42:31 AM

Şempanzelerde İnsan Benzeri İletişim: Konuşma Sırası Bekliyorlar

Şempanzelerde insan benzeri İletişim: Konuşma sırası bekliyorlar

İnsanlar arasında yaygın olan yüz yüze konuşmaların hızlı ve dinamik yapısı, sadece insanlar için değil, şempanzeler için de geçerli. Uluslararası bir araştırma ekibi, Doğu Afrika'daki vahşi şempanzelerin iletişim kalıplarının, insanların konuşma sırasında sıra alma davranışlarına benzer olduğunu ortaya koydu.

Hızlı ve Sıralı İletişim

St Andrews Üniversitesi'nden etolog Gal Badihi liderliğindeki araştırmacılar, 252 şempanzeden alınan 8 bin 500'ün üzerinde jest örneğini inceledi. Bulgular, şempanzelerin jestlerinin bir saniyeye kadar süren duraklamaları takip ettiğini ve bazen neredeyse anında tepki verdiklerini gösterdi. Bu, şempanzelerin tıpkı insanlar gibi hızlı bir iletişim akışına sahip olduklarını ortaya koymaktadır.

Şempanze Toplulukları Arasındaki Farklılıklar

Araştırmacılar, farklı şempanze toplulukları arasında iletişim hızında farklılıklar da gözlemledi. Örneğin, Uganda'daki Kanyawara şempanzelerinin, yakınlardaki Budongo Ormanı'nda yaşayan Sonso şempanzelerine kıyasla daha hızlı "konuşan" türler olduğu gözlemlendi.

Jestlerin Bir Araya Getirilmesi

Araştırma ayrıca, şempanzelerin daha uzun anlam dizileri oluşturmak için kısa jestleri bir araya getirdiğini de gösterdi. Şempanzelerin "hadi oynayalım" jestlerinin 58 farklı versiyonunu tespit eden araştırmacılar, bu jestlerin sosyal hedeflere ulaşmak için nasıl kullanıldığını inceliyor.

Sonuç

Bilim insanları, "Şempanze ve insan dilleri arasında belirgin farklar olsa da, her iki sistemin de temelinde benzer kuralların olduğu görünüyor. Konuşma yapıların ne zaman veya neden evrimleştiğini hâlâ bilmiyoruz" dedi. Araştırmacılar, bu soruya yanıt bulmak için daha uzak akraba türlerdeki iletişimi araştırmayı planlıyor.