**Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı'nın Yeni Başantrenörü Marco Fenoglio Oldu** **İstanbul, 15 Haziran 2023 -** Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı, yeni başantrenörü olarak İtalyan teknik adam Marco Fenoglio ile anlaştı. Fenoglio, son olarak İtalyan kulübü Imoco Volley Conegliano'yu çalıştırıyordu. Conegliano ile 2022 ve 2023 yıllarında İtalya Serie A1 şampiyonluğu ve İtalya Kupası kazandı. Ayrıca, 2022 FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda ikincilik elde etti. İtalyan Ulusal Kadın Voleybol Takımı'nın da eski teknik direktörü olan Fenoglio, kariyerinde birçok başarıya imza attı. 2014 yılında Rusya'da Dinamo Kazan ile CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı. Fenerbahçe'nin yeni başantrenörü, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Fenerbahçe gibi büyük bir kulübe gelmek benim için büyük bir onur. Bu takımın potansiyeli çok yüksek ve başarıya ulaşmak için elimden gelen her şeyi yapacağım." Kulüp başkanı Ali Koç ise Fenoglio'nun takıma katılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Koç, "Marco Fenoglio, Avrupa voleybolunun en iyi teknik direktörlerinden biridir. Takımımıza liderlik edeceğine ve hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı olacağına inanıyoruz" dedi. Fenoglio, Fenerbahçe'de Türkiye Kadınlar Voleybol Süper Ligi, Türkiye Kupası ve CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi'nde şampiyonluk kazanmayı hedefliyor. İtalyan teknik adam, hazırlıklarını 1 Ağustos'ta başlayacak olan yeni sezona hazırlamak için önümüzdeki hafta İstanbul'a gelecek.

**Selçuk Bayraktar: Teknolojide Bağımsızlık Toplumlar İçin Vazgeçilmez** Baykar Savunma Genel Müdürü Selçuk Bayraktar, "Teknolojide bağımsızlık, toplumlar için vazgeçilmezdir" dedi. Bayraktar, bir televizyon programında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin savunma sanayii ve teknolojilerindeki yerlileştirilme çalışmalarının önemine vurgu yaptı. Teknolojide bağımsızlığın, toplumların geleceği için hayati önem taşıdığını belirtti. "Teknolojide bağımsızlık, bir milletin kendi kaderini tayin etmesini sağlar" diyen Bayraktar, şu ifadeleri kullandı: "Bir ülke, teknolojik olarak bağımlı olduğunda, en temel ihtiyaçları bile dış güçlere muhtaç hale gelir. Bu, bağımlılığa, zayıflığa ve güvenlik risklerine yol açar. Ulusal çıkarlarımızı korumak, ekonomik özgürlüğümüzü güvence altına almak ve küresel rekabette yer almak için teknolojide kendi ayaklarımız üzerinde durmak zorundayız." Bayraktar, Türkiye'nin savunma sanayii alanında son yıllarda kaydettiği ilerlemelere dikkat çekti. Türkiye'nin insansız hava araçları (İHA) ve silahlı İHA'lar alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını vurguladı. "Bayraktar TB2'lerimiz, Ukrayna'daki savaşta kanıtladığı gibi, modern savaş alanlarında büyük bir etkiye sahip olduğunu gösterdi" diyen Bayraktar, şöyle devam etti: "Artık Türkiye, kendi savunma sistemlerini geliştirebilen ve üretebilen bir ülke haline geldi. Bu, ülkemiz için önemli bir dönüm noktasıdır ve teknolojide bağımsızlık yolculuğumuzun bir kanıtıdır." Bayraktar, Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki başarılarının sadece askeri alanda değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal alanlarda da olumlu sonuçlar doğurduğunu belirtti. Savunma sanayii yatırımlarının istihdam yaratma, teknoloji transferi ve Ar-Ge çalışmaları yoluyla ülkenin genel ekonomik kalkınmasına katkı sağladığını ifade etti. Türkiye'nin teknolojide bağımsızlık yolculuğunun devam etmesi gerektiğini söyleyen Bayraktar, "Eğitim, araştırma ve inovasyona yatırım yaparak gençlerimizi geleceğin teknolojilerini geliştirmeleri için desteklemeliyiz" dedi. Bayraktar, son olarak tüm toplumların teknolojide bağımsızlıklarını hedeflemesi gerektiğini vurguladı. Teknolojinin, günlük hayatımızdan ekonomik refaha ve ulusal güvenliğe kadar her şeyi şekillendirdiğini ve bağımsızlık olmaksızın bu alanlarda gerçek ilerlemenin mümkün olmadığını belirtti.

**Selçuk Bayraktar: Teknolojide Bağımsızlık Toplumlar İçin Vazgeçilmez** Baykar Savunma Genel Müdürü Selçuk Bayraktar, "Teknolojide bağımsızlık, toplumlar için vazgeçilmezdir" dedi. Bayraktar, bir televizyon programında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin savunma sanayii ve teknolojilerindeki yerlileştirilme çalışmalarının önemine vurgu yaptı. Teknolojide bağımsızlığın, toplumların geleceği için hayati önem taşıdığını belirtti. "Teknolojide bağımsızlık, bir milletin kendi kaderini tayin etmesini sağlar" diyen Bayraktar, şu ifadeleri kullandı: "Bir ülke, teknolojik olarak bağımlı olduğunda, en temel ihtiyaçları bile dış güçlere muhtaç hale gelir. Bu, bağımlılığa, zayıflığa ve güvenlik risklerine yol açar. Ulusal çıkarlarımızı korumak, ekonomik özgürlüğümüzü güvence altına almak ve küresel rekabette yer almak için teknolojide kendi ayaklarımız üzerinde durmak zorundayız." Bayraktar, Türkiye'nin savunma sanayii alanında son yıllarda kaydettiği ilerlemelere dikkat çekti. Türkiye'nin insansız hava araçları (İHA) ve silahlı İHA'lar alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını vurguladı. "Bayraktar TB2'lerimiz, Ukrayna'daki savaşta kanıtladığı gibi, modern savaş alanlarında büyük bir etkiye sahip olduğunu gösterdi" diyen Bayraktar, şöyle devam etti: "Artık Türkiye, kendi savunma sistemlerini geliştirebilen ve üretebilen bir ülke haline geldi. Bu, ülkemiz için önemli bir dönüm noktasıdır ve teknolojide bağımsızlık yolculuğumuzun bir kanıtıdır." Bayraktar, Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki başarılarının sadece askeri alanda değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal alanlarda da olumlu sonuçlar doğurduğunu belirtti. Savunma sanayii yatırımlarının istihdam yaratma, teknoloji transferi ve Ar-Ge çalışmaları yoluyla ülkenin genel ekonomik kalkınmasına katkı sağladığını ifade etti. Türkiye'nin teknolojide bağımsızlık yolculuğunun devam etmesi gerektiğini söyleyen Bayraktar, "Eğitim, araştırma ve inovasyona yatırım yaparak gençlerimizi geleceğin teknolojilerini geliştirmeleri için desteklemeliyiz" dedi. Bayraktar, son olarak tüm toplumların teknolojide bağımsızlıklarını hedeflemesi gerektiğini vurguladı. Teknolojinin, günlük hayatımızdan ekonomik refaha ve ulusal güvenliğe kadar her şeyi şekillendirdiğini ve bağımsızlık olmaksızın bu alanlarda gerçek ilerlemenin mümkün olmadığını belirtti.

**Merkez Bankası'nın Rezervlerinde Yeni Rekor** Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) döviz rezervleri, son on yılın en yüksek seviyesine ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Bankanın Çarşamba günü yayınladığı haftalık verilere göre, net döviz rezervleri 10 Mart itibarıyla 117,4 milyar dolara yükseldi. Bu, rezervlerin 2020 Mart'ından bu yana ilk kez 117 milyar doların üzerine çıkması anlamına geliyor. **Yükselişteki Faktörler** Rezervlerdeki artışın arkasında birkaç faktör yatıyor: * **Yabancı Sermaye Girişleri:** Son aylarda Türkiye'ye yabancı sermaye girişi arttı. Yurt dışı yatırımcılar, ülkenin ekonomik görünümüne ve TCMB'nin enflasyonu kontrol altına alma çabalarına güven duyuyor. * **Altın Fiyatlarındaki Artış:** TCMB'nin son aylarda altın rezervlerini artırması da rezervlerdeki artışa katkıda bulundu. Altın fiyatları son dönemde yükseliş gösterdi ve TCMB bunu döviz rezervlerini çeşitlendirmek için fırsat olarak değerlendirdi. * **Kredi Çekme:** Hükümet, COVİD-19 salgını sırasında harcamalarını finanse etmek için dış kredi aldı. Bu krediler, döviz rezervlerine katkıda bulundu. **Ekonomik Etkiler** Yüksek döviz rezervleri, Türk ekonomisi için bir dizi fayda sağlıyor: * **Enflasyonu Kontrol Altına Almak:** Yüksek rezervler, TCMB'ye enflasyonu kontrol altına almak için gerekli olan faiz oranı politikalarını uygulamada daha fazla esneklik veriyor. * **Finansal İstikrarı Sağlamak:** Yeterli döviz rezervleri, dış şoklara karşı finansal istikrarı korumaya yardımcı oluyor. * **Kredi Notunu İyileştirmek:** Yüksek rezervler, Türkiye'nin kredi notunu iyileştirebilir ve bu da ülkenin borçlanma maliyetlerini düşürebilir. **Uzun Vadeli Perspektif** TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yüksek döviz rezervlerinin ülkenin ekonomik direncini artıracağını söyledi. Ancak bazı uzmanlar, rezervlerin uzun vadede sürdürülebilirliğini sorguluyor. Hükümetin bütçe açığı ve cari açığı yüksek kalmaya devam ettikçe, döviz rezervlerini artırmanın zor olacağına işaret ediyorlar. Ayrıca, küresel ekonomik koşullarda bir bozulma, rezervlerin azalmasına neden olabilir. Genel olarak, TCMB'nin döviz rezervleri son on yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu, Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme ancak uzmanlar uzun vadeli sürdürülebilirlik konusunda temkinli.

**Merkez Bankası'nın Rezervlerinde Yeni Rekor** Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) döviz rezervleri, son on yılın en yüksek seviyesine ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Bankanın Çarşamba günü yayınladığı haftalık verilere göre, net döviz rezervleri 10 Mart itibarıyla 117,4 milyar dolara yükseldi. Bu, rezervlerin 2020 Mart'ından bu yana ilk kez 117 milyar doların üzerine çıkması anlamına geliyor. **Yükselişteki Faktörler** Rezervlerdeki artışın arkasında birkaç faktör yatıyor: * **Yabancı Sermaye Girişleri:** Son aylarda Türkiye'ye yabancı sermaye girişi arttı. Yurt dışı yatırımcılar, ülkenin ekonomik görünümüne ve TCMB'nin enflasyonu kontrol altına alma çabalarına güven duyuyor. * **Altın Fiyatlarındaki Artış:** TCMB'nin son aylarda altın rezervlerini artırması da rezervlerdeki artışa katkıda bulundu. Altın fiyatları son dönemde yükseliş gösterdi ve TCMB bunu döviz rezervlerini çeşitlendirmek için fırsat olarak değerlendirdi. * **Kredi Çekme:** Hükümet, COVİD-19 salgını sırasında harcamalarını finanse etmek için dış kredi aldı. Bu krediler, döviz rezervlerine katkıda bulundu. **Ekonomik Etkiler** Yüksek döviz rezervleri, Türk ekonomisi için bir dizi fayda sağlıyor: * **Enflasyonu Kontrol Altına Almak:** Yüksek rezervler, TCMB'ye enflasyonu kontrol altına almak için gerekli olan faiz oranı politikalarını uygulamada daha fazla esneklik veriyor. * **Finansal İstikrarı Sağlamak:** Yeterli döviz rezervleri, dış şoklara karşı finansal istikrarı korumaya yardımcı oluyor. * **Kredi Notunu İyileştirmek:** Yüksek rezervler, Türkiye'nin kredi notunu iyileştirebilir ve bu da ülkenin borçlanma maliyetlerini düşürebilir. **Uzun Vadeli Perspektif** TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yüksek döviz rezervlerinin ülkenin ekonomik direncini artıracağını söyledi. Ancak bazı uzmanlar, rezervlerin uzun vadede sürdürülebilirliğini sorguluyor. Hükümetin bütçe açığı ve cari açığı yüksek kalmaya devam ettikçe, döviz rezervlerini artırmanın zor olacağına işaret ediyorlar. Ayrıca, küresel ekonomik koşullarda bir bozulma, rezervlerin azalmasına neden olabilir. Genel olarak, TCMB'nin döviz rezervleri son on yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu, Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme ancak uzmanlar uzun vadeli sürdürülebilirlik konusunda temkinli.

**Dünya Genelinde Sistemler Çöktü: THY ve Ulaştırma Bakanı Uraloğlu'ndan Açıklama** Dünya genelinde bugün, saat 14:00 civarında yaygın sistem kesintileri yaşandı. Bankacılık işlemlerinden hava trafik kontrolüne, internet hizmetlerinden sosyal medya platformlarına kadar çok sayıda sistem etkilendi. Türkiye'de de etkilenen kurumlar arasında Türk Hava Yolları (THY) ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bulunuyor. **THY'den Açıklama** THY, sistem kesintisinden etkilendiğini ve uçuşlarda gecikmeler yaşandığını açıkladı. Şirket, yolcuları en kısa sürede bilgilendirmeye çalıştığını ve sistemin yeniden devreye alınması için ekiplerinin çalıştığını duyurdu. **Ulaştırma Bakanı Uraloğlu'ndan Açıklama** Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da sistem kesintisine ilişkin bir açıklama yaptı. Bakan Uraloğlu, kesintilerin küresel ölçekte olduğunu ve Türkiye'yi de etkilediğini söyledi. Uraloğlu, "Sistem kesintileri nedeniyle hava trafik kontrolümüz şu anda manuel olarak yürütülmektedir. Tüm birimlerimiz kesintisiz hizmet sunmak için teyakkuz halindedir" dedi. **Küresel Etki** Sistem kesintileri dünya çapında çok sayıda ülkeyi etkiledi. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa ve Japonya gibi ülkelerde de bankacılık işlemleri, uçuşlar ve internet hizmetleri aksadı. Kesintilerin nedeni henüz tam olarak bilinmiyor ancak siber saldırı ihtimali üzerinde duruluyor. Yetkililer, konuyu araştırmaya devam ettiklerini ve en kısa sürede sonuçları açıklayacaklarını belirtti. **Yolcular ve İşletmeler Etkilendi** Sistem kesintileri, yolcular ve işletmeler için büyük aksaklıklara yol açtı. Havalimanlarında uçuşlar gecikti veya iptal edildi ve bankalardaki işlemler aksadı. E-ticaret platformları da hizmet veremez hale geldi. Yetkililer, vatandaşları sakin olmaya ve sistemlerin yeniden devreye alınması için sabırlı olmaya çağırdı.

**Dünya Genelinde Sistemler Çöktü: THY ve Ulaştırma Bakanı Uraloğlu'ndan Açıklama** Dünya genelinde bugün, saat 14:00 civarında yaygın sistem kesintileri yaşandı. Bankacılık işlemlerinden hava trafik kontrolüne, internet hizmetlerinden sosyal medya platformlarına kadar çok sayıda sistem etkilendi. Türkiye'de de etkilenen kurumlar arasında Türk Hava Yolları (THY) ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bulunuyor. **THY'den Açıklama** THY, sistem kesintisinden etkilendiğini ve uçuşlarda gecikmeler yaşandığını açıkladı. Şirket, yolcuları en kısa sürede bilgilendirmeye çalıştığını ve sistemin yeniden devreye alınması için ekiplerinin çalıştığını duyurdu. **Ulaştırma Bakanı Uraloğlu'ndan Açıklama** Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da sistem kesintisine ilişkin bir açıklama yaptı. Bakan Uraloğlu, kesintilerin küresel ölçekte olduğunu ve Türkiye'yi de etkilediğini söyledi. Uraloğlu, "Sistem kesintileri nedeniyle hava trafik kontrolümüz şu anda manuel olarak yürütülmektedir. Tüm birimlerimiz kesintisiz hizmet sunmak için teyakkuz halindedir" dedi. **Küresel Etki** Sistem kesintileri dünya çapında çok sayıda ülkeyi etkiledi. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa ve Japonya gibi ülkelerde de bankacılık işlemleri, uçuşlar ve internet hizmetleri aksadı. Kesintilerin nedeni henüz tam olarak bilinmiyor ancak siber saldırı ihtimali üzerinde duruluyor. Yetkililer, konuyu araştırmaya devam ettiklerini ve en kısa sürede sonuçları açıklayacaklarını belirtti. **Yolcular ve İşletmeler Etkilendi** Sistem kesintileri, yolcular ve işletmeler için büyük aksaklıklara yol açtı. Havalimanlarında uçuşlar gecikti veya iptal edildi ve bankalardaki işlemler aksadı. E-ticaret platformları da hizmet veremez hale geldi. Yetkililer, vatandaşları sakin olmaya ve sistemlerin yeniden devreye alınması için sabırlı olmaya çağırdı.

**KKM'de Düşüş Sürüyor: Türkiye'nin Kötü Kredi Mağduru Sayısı Azalıyor** **Ankara, [Tarih]** Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) son verilerine göre, ülkede kötü kredili borçlu sayısı düşmeye devam ediyor. Banka Kredi Müdürlüğü (KKM) takibindeki kredi mağdurlarının sayısı, şubat ayında aylık bazda %1,2 azalışla 2,4 milyona geriledi. **İflasların Azalması** Bu düşüş, borçluların ödemelerini zamanında yapmaları ve iflasların azalmasıyla açıklanıyor. Ocak 2023'te iflas eden şirket sayısı, bir önceki aya göre %20 düşüşle 1.122 oldu. **Kredi Kalitesinin İyileşmesi** KKM'deki düşüş, Türkiye'deki kredi kalitesinin iyileştiğinin bir göstergesi olarak görülüyor. Bu iyileşme, ekonomi politikalarındaki sıkılaştırma önlemleri, daha düşük faiz oranları ve iyileşen işgücü piyasası sayesinde sağlandı. **Bankaların Temkinli Yaklaşımı** Öte yandan, bankalar kredi verirken hala temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Yeni kredi başvurularına yönelik onay oranları düşüyor ve bankalar borçluların geri ödeme kapasitelerini daha dikkatli değerlendiriyor. **Uzmanların Görüşleri** Ekonomistler, KKM'deki düşüşün Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme olduğunu belirtiyorlar. Bu durum, tüketici harcamalarının ve yatırımların artmasına yol açabilir. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "KKM'deki düşüş, ülkemizin ekonomik sağlığının iyileştiğinin bir göstergesidir. Bankalarımızın temkinli yaklaşımı ve hükümetimizin destekleyici politikaları sayesinde kredi kalitemizi daha da iyileştirmeyi hedefliyoruz" dedi. **Sonuç** Sonuç olarak, Türkiye'de KKM'deki düşüş, ekonomi politikalarındaki sıkılaştırma önlemleri, düşük faiz oranları ve iyileşen işgücü piyasası sayesinde sağlanan kredi kalitesindeki iyileşmenin bir göstergesidir. Bu durum, tüketici harcamalarının ve yatırımların artmasına yol açarak ekonomiyi canlandırabilir.

**KKM'de Düşüş Sürüyor: Türkiye'nin Kötü Kredi Mağduru Sayısı Azalıyor** **Ankara, [Tarih]** Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) son verilerine göre, ülkede kötü kredili borçlu sayısı düşmeye devam ediyor. Banka Kredi Müdürlüğü (KKM) takibindeki kredi mağdurlarının sayısı, şubat ayında aylık bazda %1,2 azalışla 2,4 milyona geriledi. **İflasların Azalması** Bu düşüş, borçluların ödemelerini zamanında yapmaları ve iflasların azalmasıyla açıklanıyor. Ocak 2023'te iflas eden şirket sayısı, bir önceki aya göre %20 düşüşle 1.122 oldu. **Kredi Kalitesinin İyileşmesi** KKM'deki düşüş, Türkiye'deki kredi kalitesinin iyileştiğinin bir göstergesi olarak görülüyor. Bu iyileşme, ekonomi politikalarındaki sıkılaştırma önlemleri, daha düşük faiz oranları ve iyileşen işgücü piyasası sayesinde sağlandı. **Bankaların Temkinli Yaklaşımı** Öte yandan, bankalar kredi verirken hala temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Yeni kredi başvurularına yönelik onay oranları düşüyor ve bankalar borçluların geri ödeme kapasitelerini daha dikkatli değerlendiriyor. **Uzmanların Görüşleri** Ekonomistler, KKM'deki düşüşün Türkiye ekonomisi için olumlu bir gelişme olduğunu belirtiyorlar. Bu durum, tüketici harcamalarının ve yatırımların artmasına yol açabilir. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "KKM'deki düşüş, ülkemizin ekonomik sağlığının iyileştiğinin bir göstergesidir. Bankalarımızın temkinli yaklaşımı ve hükümetimizin destekleyici politikaları sayesinde kredi kalitemizi daha da iyileştirmeyi hedefliyoruz" dedi. **Sonuç** Sonuç olarak, Türkiye'de KKM'deki düşüş, ekonomi politikalarındaki sıkılaştırma önlemleri, düşük faiz oranları ve iyileşen işgücü piyasası sayesinde sağlanan kredi kalitesindeki iyileşmenin bir göstergesidir. Bu durum, tüketici harcamalarının ve yatırımların artmasına yol açarak ekonomiyi canlandırabilir.

**Bakan Şimşek: Ekonomimiz Daha Dayanıklı Hale Geliyor** **Ankara** - Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye ekonomisinin daha dayanıklı hale geldiğini ve küresel ekonomik dalgalanmalara karşı daha hazırlıklı olduğunu söyledi. Albayrak, uluslararası bir yatırımcı grubuyla yaptığı toplantıda yaptığı açıklamada, Türkiye'nin güçlü ekonomik temellerinin ülkeyi küresel ekonomik yavaşlamaya karşı koruduğunu vurguladı. Bakan, şöyle konuştu: "Uyguladığımız ekonomik politikalar sayesinde ülkemizin dayanıklılığı artmaktadır. Enflasyonu kontrol altında tutuyor, kamu maliyesinde disiplin sağlıyoruz ve büyümemizi sürdürülebilir kılıyoruz." Albayrak, Türkiye ekonomisinin 2019 yılında yüzde 2,9 büyüdüğüne ve bu büyümenin 2020 yılında da benzer bir oranda devam etmesini beklediklerine dikkat çekti. Bakan, "Ekonomimiz istikrarlı ve gelecek vadetmektedir" dedi. Bakan Albayrak ayrıca, Türkiye'nin yapısal reformları sürdürmeye kararlı olduğunu ve yatırımların teşvik edilmesi ve iş ortamının iyileştirilmesi için adımlar atılacağını vurguladı. Yatırımcılar, Bakan Albayrak'ın açıklamalarını olumlu karşıladı ve Türkiye'nin ekonomik büyüme ve istikrar potansiyeli hakkında güven duyduklarını ifade ettiler. Bir yatırımcı, "Türkiye'nin ekonomik temelleri sağlam ve hükümetin izlediği politikalar doğru yönde gidiyor. Ülkenin geleceği parlak görünüyor" dedi. Başka bir yatırımcı ise, "Türkiye'nin küresel ekonomik dalgalanmalara karşı dayanıklılığı ve istikrarlı büyümesi yatırımlarımızı desteklemek için bizi cesaretlendiriyor" diye konuştu.